6 Ocak 2018 Cumartesi

SEN

Biliyormusun ? gecenin 03:40'inde Uyanan biri var. Uykularını kaçırdığın. Belki hayallerini yıktığın. ''Dünya''sını kararttığında diyebilirim. Sanırım bunuda bilmiyorsun ? ''Sen zaten ne bilirsinki'' ? Gecenin bu saatinde uyumam gerekirken,Hala uyuyamıyorum. Bazı geceler delirecek gibi olsamda. Kendimi tutmaya çalışıyorum. Ağlamamak için tavana bakıyorum. ''Ağlıyorum'' Bunlarıda bilmiyorsun. Çünkü anlatmıyordum. an-la-ta-mı-yor-dum. Ama bilmen gerekiyor. Çünkü ''İnsanlar terkettikleri bişeyleri zamanla aramaya başlar.'' Eksikliğini duyar. Başka başka şeylerle uğraşmaya başlar. ''Hatırlamamak''İçin. Bazen sırf ''ee sonra ne oldu'' Diyen arkadaşını susturmak için geçmiş zaman eki kullanmaya başlarsın. ''Yapmıştı'' dersin. ''Öpmüştü'' Dersin. Ama ''Sevmişti'' demezsin. Diyemezsin. Çünkü bilirsin. Tekrarı olmayacak tek gösterimlik film gibidir hayat. Peki bunları da anlayabilirmisin ? Tabiki anlayamazsın. Dün gece gizli numaradan arayan bendim. Hala iyi olup olmadığını merak etmiştim. Sinemaya gittiğimde alakasız film seçip sadece ''seni'' Orada bulmak ümidiyle sıkıla sıkıla o fimleri eskitende bendim. Eve girdiğim anda odama sessizce giderken ''adını'' Bağıra bağıra söyleyende bendim. Gecenin bi yarısı sadece ''sigara içme'' Bahanesiyle terasa çıkıp köpekler gibi ağlayanda bendim. ''Allah belamı versin'' Düzen haline geldi. Hergün yapıyordum bunları. Bazen dışarı adım bile atmıyordum. Atamıyordum kendimi suçluyordum. Eskisi gibi olalım istiyordum. Günler geçsin ''Gel artık'' Kelimesi yerini bulsun istiyordum. Ağladıkça büyüyordum. Büyüdükçe tekrar tekrar hayaller kurmaya başlıyorum. Sanırım gerçektende büyüyordum. Baksana artık ben bile geçmiş zaman ekleriyle konuşmaya başladım. Seni özlediğim gün ''Gelsin artık'' Diyordum ama artık gelsin istemiyorum....

ÖLÜM

Kahvaltıya; “Nasıl ama nasıl ya?” sorularıyla oturmuştum. Bir yandan bu soruyu soruyor, bir yandan da çaya kaç şeker atacağımı düşünüyordum. Mutfaktaki küçük televizyondaki kanalı zaplıyordum arada. 3 şeker atınca kanserden geberebilirdim. Korkuyordum dolayısıyla. O kansere yakalananlardan birinin ben olmayacağı ne malumdu? 
Sonra, gün içerisinde beni sevdiğini bin kere üst üste söylüyordun, daha çok inanmamı istediğin için. İnanmıyor muydum? İnanıyordum tabii. Ben aptal mıyım?
Gözlerimin içine iyice bakarak söyleyebilir misin; neden böyle oldu? Sen aptal mısın?
Geceleri bana masuscuktan kızıyordun. Erken uyuduğumda sabahları mesajlar atıyordun. Bazen beni Dünya’daki sayılı sayıda olan en mutlu insanlarla yarışabilir dereceye getiriyordun.
Beni seviyordun. Öpüyordun.
Ama ben de seni çok sevmiştim. Yemin ederim çok sevmiştim.
Seviyordun ama gerçekten öyle diyordun. Nasıl ya?
Bu soktuğumun şarkısını dinleyip elimden hiçbir şey gelememesiyle birlikte tavana bakarak seni düşünmem için miydi şimdi her şey? Bir yerlerde mantık hatası var. Umrumda değil dediğim her şeyin çok umrumda olması gibi.
Ellerimi o Cuma günki gibi tekrar tutup, şayet Dünya başına yıkılsa bile bırakmayacağını söylerken ki halini takınıp, şimdi tekrar gözlerimin içine bakabilir misin?
Bak, rica ediyorum. Sarılabilir misin şimdi?
İyi peki madem, bu gece gelmiyorsan; yarın gel.
Bu şarkı çalmaya devam ettikçe, sen benden nasıl seni unutmamı bekliyorsun ki?
Suç benim.
O kadar güzel ellerin var ki. Öyle birini unutmamı nasıl beklersin ya?
Yüzün o kadar kusursuz ki. Başkalarının göremediği şeyleri görmeme sebep olabiliyor. Sokaktaki dilenciye acıyıp, ona para vermeme sebep oluyor. Sen şimdi her şeyi silmemi nasıl bekliyorsun ki?
Bana aşık olduğunu söylemiştin ya, aşık kalabilseydin bunlar olmazdı.
Neyse boşver şarkıyı kapatıyorum. Olur biter zaten, çok abartıyorum değil mi.
Bu kadar kolay işte.
Bu arada çaya da 3 şeker atacağım artık, zaten ben bi’ türlü ölemiyorum ki.... 


Dip Not : yazıyı 2012 senesinden kalmadır. Başka bir yerde varsa lütfen kaynak gösterip tekrar yayınlanmasını rica ediyorum...